yerinde say!

Kullanım örnekleri

yerinde say!
mark time!
icon arrow

mark

Phonetic: "/mɑɹk/"

Part Of Speech: noun


Definition: (heading) Boundary, land within a boundary.


Definition: (heading) Characteristic, sign, visible impression.


Definition: (heading) Indicator of position, objective etc.


Definition: (heading) Attention.

icon arrow

mark

Phonetic: "/mɑɹk/"

Part Of Speech: verb


Definition: To put a mark on (something); to make (something) recognizable by a mark; to label or write on (something).

Example: to mark a box or bale of merchandise


Definition: To leave a mark (often an undesirable or unwanted one) on (something).

Example: See where this pencil has marked the paper.


Definition: To have a long-lasting negative impact on (someone or something).


Definition: To create an indication of (a location).

Example: She folded over the corner of the page to mark where she left off reading.


Definition: To be an indication of (something); to show where (something) is located.

Example: A bell marked the end of visiting hours.


Definition: To indicate (something) in writing or by other symbols.

Example: In her Bible, the words of Christ were marked in red.


Definition: To create (a mark) on a surface.


Definition: To celebrate or acknowledge (an event) through an action of some kind.

Example: The national holiday is marked by fireworks.


Definition: (of things) To identify (someone as a particular type of person or as having a particular role).

Example: His courage and energy marked him as a leader.


Definition: (of people) To assign (someone) to a particular category or class.


Definition: (of people) To choose or intend (someone) for a particular end or purpose.


Definition: To be a point in time or space at which something takes place; to accompany or be accompanied by (an event, action, etc.); to coincide with.

Example: That summer marked the beginning of her obsession with cycling.


Definition: To be typical or characteristic of (something).


Definition: To distinguish (one person or thing from another).


Definition: To focus one's attention on (something or someone); to pay attention to, to take note of.

Example: Mark my words: that boy’s up to no good.


Definition: To become aware of (something) through the physical senses.


Definition: To hold (someone) in one's line of sight.


Definition: To indicate the correctness of and give a score to (a school assignment, exam answers, etc.).

Example: The teacher had to spend her weekend marking all the tests.


Definition: To record that (someone) has a particular status.

Example: to mark a student absent.


Definition: To keep account of; to enumerate and register; to keep score.

Example: to mark the points in a game of billiards or a card game


Definition: To follow a player not in possession of the ball when defending, to prevent them receiving a pass easily.


Definition: To catch the ball directly from a kick of 15 metres or more without having been touched in transit, resulting in a free kick.


Definition: To put a marker in the place of one's ball.


Definition: To sing softly, sometimes an octave lower than usual, in order to protect one's voice during a rehearsal.

Web Türkçe-İngilizce Çevirmen

Sözlüğümüz size İngilizce ve Türkçe terimleri arayabileceğiniz geniş bir kütüphane sunmaktadır. Örnekler ve ayrıştırma ile mesleğe, jargona ve yaygın ifadelere göre kelimeleri arayabilirsiniz. Uygulamalarımızı iPhone, Android, iPad, Windows 10/11 ve macOS için kullanabilirsiniz. Çevrimiçi İngilizce - Türkçe çevirmenimizde, kategoriye ve farklı telaffuzlara göre 2 milyondan fazla kelimeyi arayabilirsiniz.

İngilizce'den Türkçe'ye çeviri saniyeler sürer ve tek istekte bin kelimeye kadar çeviri yapabilirsiniz. İngilizce ve Türkçe dünyada çok yaygın dillerdir. İngilizceden Türkçeye çevirmenimiz, birinde uzman olup diğerini öğrenirken bu dillerin temel metinlerini öğrenmenize veya anlamanıza yardımcı olacaktır. Çeviri API'lerimiz İngilizce'den Türkçe'ye mükemmel çeviri sağlar, ek redaksiyon ile bu çeviriler hukuk, tıp ve diğer yüksek düzeyde uzmanlık alanları gibi görev açısından kritik alanlarda kullanılabilir. İngilizce'den Türkçe'ye çevirmen, çevirdiğiniz metnin doğru bir şekilde anlaşılmasını sağlar ve selamlaşma, seyahat, alışveriş, sayılar ve diğer sınırsız sayıda ortak alan gibi sık kullanılan cümle ve kelimeleri çevirmek için idealdir.Yukarıdaki giriş alanını kullanarak İngilizce-Türkçe sözlükte bir Türkçe terim arayın. İngilizce veya Türkçe arama yapabilirsiniz. İngilizce veya Türkçe aradığınız cümlenin çok fazla çevirisi varsa filtreleme seçeneklerini kullanarak sonuçları sınırlandırabilirsiniz. İngilizce-Türkçe sözlükte harfe göre ara. İngilizce-Türkçe sözlük, alfabeyi manuel olarak görüntüleme olanağı sağlar. Belirli kelimelerin çevirilerine bakmak ve bir cümle bağlamında ne anlama geldiklerini görmek için aşağıdaki bağlantıları da kullanabilirsiniz.İngilizce, dünyada yaklaşık 1,5 milyar insan tarafından konuşulmaktadır. Dünyada en çok konuşulan dildir. 1.000.000'den fazla kelime var! Türkçe, Türkiye'de, Kuzey Kıbrıs'ta yaklaşık 80 milyon kişi ile Avrupa ve Kuzey Amerika'daki göçmen toplulukları tarafından konuşulmaktadır. Yaklaşık 88 milyon konuşmacı ile en çok konuşulan Türk dilidir. Türk dili, Türkiye'nin batısında yer alan Anadolu'da ortaya çıkmıştır. Şu anda, bu iki hacimli ve harika dildeki çevirilerle hızlı, rahat ve ücretsiz çalışmanız için size profesyonel çevirmenimizin işlevselliğini sunuyoruz!